Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Anayasa Hukuku Ders Notları

ANAYASA HUKUKU DERS NOTLARI                                                                B.Can KELEŞ

Kanunlar anayasaya uygun olmak zorundadırlar, fakat ondan türetilmişlerdir diyemeyiz.Tabi anayasadan türetilmiş kanunlar vardır.

Anayasa iki temel olgu ile ilgilenir. Bunlardan birincisi Devlet iktidarı ikincisi ise birey temel hak ve özgürlükleridir.

Anayasa Neden Vardır ? Ve neden İhtiyaç duyulmuştur.
-- Anayasanın var olması birey çıkarlarını koruma açısından önemlidir. Çünkü anayasa bireyin temel hak ve özgürlüklerini devlet iktidarı karşısında korur ve bunu amaç edinir.
-- Bireyin temel hak ve özgürlükleri engelleyen devlet iktidarı karşısında Anayasa gerekirse devlet iktidarını hukuk kuralları ile sorgular ve yargılar.
-- Ayrıca güçler ayrılığının bulunması da yönetilenlerin yararınadır. Çünkü yasama, yürütme ve yargının kollarının birbirlerinden ayrı çalışması daha adil bir yönetim oluşturur. Eğer bütün güçler tek elde toplanmış olsaydı kararları kendileri almış, kendileri yargılamış, kendileri yürütmüş olacaklardı buda yönetilenlerin zararına olacaktır.
Yani kısaca kuralı uygulayan(yürütme), yasamanın belirlemiş olduğu doğrultuda hareket etmek zorundadır, buda yönetilenlerin çıkarıdır.
-- Bir anayasada temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması gerek ve kuvvetler ayrılığının mutlaka olması şarttır.Bir anayasa kuvvetler ayrılığı yok ve temel hak ve özgürlükler devlet korumasındaysa adı anayasa olsa da orda bir anayasadan bahsedilemez.
Anayasa Kavramının Tanımı:
1.Maddi Anlamda Anayasa: Anayasanın ilgilendiği 2 konu olan devlet iktidarı ve temek hak ve özgürlüklerle ilgili olan yürürlükteki kurallar bütünüdür. (Bir kural içerik olarak devletin temek organlarının kuruluşlarıyla veya işleyişleri ile ilgili ise, o kural anayasal niteliktedir.
2.Şekli Anlamda Anayasa:Normlar hiyerarşisinin en üst kademesinde yer alan, kanunlardan farklı ve zor değiştirilen hukuk kurallarının bütünüdür. (Eğer bir kural normlar hiyerarşisizinde en üst basamakta yer alıyorsa ve kanunlardan daha zor bir usulle değiştirile biliniyorsa o kural, içerik olarak neye ilişkin olursa olsun bir anayasa kuralıdır.)
Anayasa Türleri
1.Yazılı Anayasa: Eğer bir ülkedeki anayasa yazılı belgelerle belirtilmişse o ülkede yazılı anayasa söz konusudur.
2.Yazısız Anayasa(Geleneksel Anayasa) Bir ülkedeki anayasanın yazısız olması yani toplum içinde alışılagelmiş kuralların uygulandığı anayasadır. En tipik örneği İngiltere’dir.
Esnek Ve Sert Anayasa:
Eğer şekil anlamında bir anayasa kolay değiştirile biliniyorsa bu anayasa esnek anayasadır. Fakat genellikle bütün sistemlerde sert anayasa sistemi uygulanmaktadır. Sebebi ise başa gelen iktidarın kişinin temel hak ve özgürlüklerini kendi çıkarları doğrultusunda kısıtlamasını engellemek için en ideal modeldir.
Çünkü yumuşak bir anaysak sistemde her gelen yeni iktidar anayasayı kendi çıkarları doğrultusunda değiştirebilir ve yönetenlerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayabilir.

Not: Kanun tasarısı bakanlar kurulu tarafından oy birliği ile yapılır.
Not: Kanun teklifi milletvekilleri tarafından(1 millet vekili dahi yapabilir)

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
-- Anayasa değişikliği sadece meclis üye tam sayısının 1/3’ü  ile yani 184 millet vekili ile teklif edilebilir.
-- Meclis üye tam sayısının 3/5(330) ile 2/3(366) arasında olursa;
Cumhurbaşkanı ya iade eder yada zorunlu biçimde referanduma sunar.
-- Meclis üye tam sayısının 3/5(330) dan az olursa yani 329 olursa o dönem içinde bir daha görüşülmez. Buna kadük olma denir.
-- Meclis üye tam sayısının 2/3 ünü geçerse;
Cumhurbaşkanı ya iade eder. İade etmez ise isterse resmi gazeteye sunar ve yürürlüğe koyar istemese referanduma sunar.
Kanun Yapmak İçin:
-- Meclis tam sayısının en az 1/3(184) milletvekili mecliste hazır bulunacak. Salt çoğunluk sağlanacak fakat 139 dan az olmayacak. Örn. 400 kişi varsa 201 salt çoğunluk olur.

İktidar: Yönetme ve yönetebilme güçüdür.
Siyaset: Devlet yönetimi ile ilgili olan hususlar.
Siyasal İktidar: Devlet yönetimi ile ilgili olan iktidar siyasal iktidardır. Yasama, yürütme, yargı siyasal iktidarı oluşturur. Yani sadece ak parti iktidarı siyasal iktidar diyemeyiz. Çünkü yargıda bir siyasal iktidardır.
Meşrutiyet: Halkın yapılanlara karşı çıkmadan rıza göstermesidir.

Max Weber’in 3 tür otorite anlayışı vardır.
Geleneksel Otorite: İnsanların geleneklere din sonucu meşruluğu hiçbir şekilde tartışmadan kabul eden otorite tipidir.
Yasal- Hukuki Otorite: Demokrasinin bulunduğu, halkın kendi görünüşüyle başa getirdiği ve meşruluğuna inandığı otorite söz konusudur.
 İnsanlar toplu halde yaşadıkları için bu kurallara uymalarını gerektiğini bilirler.

-- Anayasada belirlenmiş olan iktidara kurulmuş iktidar denir. Yeni gelecek olan iktidarın işlevi ve görevi önceden anayasa tarafından sınırlandırılmış ve belirtilmiştir.
-- Anayasayı yeniden yapan ve değiştiren iktidara ise kurucu iktidar denir.
Asli Kurucu İktidar: Anayasayı baştan itibaren yenileyip, değiştiren, anayasayı istediği şekilde oluşturan iktidardır.
Tali Kurucu İktidar:Anayasayı baştan itibaren değil e anayasada belirlenmiş kurallar çerçevesinde değiştiren iktidardır.
-- Asli kurucu iktidara işgal güçleri tarafından işgal edilip oluşturulan anayasayı da  örnek verebiliriz.
-- Asli kurucu iki şekilde ortaya çıkar.Bunlar devrim,hükümet darbesi sömürgelerin bağımsız olması vs….
-- Sonuç olarak şunu söyleye biliriz her ne olursa olsun asli kurucu iktidar hukuk boşluğu durumundan faydalanarak ortaya çıkar.Asli kurucu iktidar, önce mevcut bir anayasayı devirerek, bir hukuk boşluğu yaratmak sonra da yeni bir anayasa yaparak boşluğu doldurmaktır.
-- Asli kurucu iktidarın sahibi fiil olarak kim yada kimler en güçlüyse, sahibi de o olur.
-- Tali kurucu iktidarın sahibi ise yasama organı, devlet başkanı ve halk arasında paylaşılmıştır.

-- 61 anayasası 82’ye göre daha özgürlükçü bir anayasadır fakat 82’ye göre daha kısa ömürlüdür.
-- Bir anayasanın uzun ömürlü olması için;
Yapılan anayasada bütün partilerin söz sahibi olması
Sivil toplumların geniş ölçüde bulunuyor olması
Farklı düşüncelere sahip kişilerin de söz sahibi olması

-- Böylelikle başa gelen herkes anayasayı benimseyerek ve değiştirmeye lüzumu görmeyecek. Çünkü herkes bilecek ki kendinden önce aynı görüşe sahip kişiler o anayasada söz sahibi olmuştur.
-- 61 Anayasasının özgürlükçü olması anarşizme sebep vermiştir.Bununla birlikte sağ-sol hareketlerinin ve cumhurbaşkanı seçiminin uzaması darbeye yol açmıştır ve 82 anayasası kurulmuştur.
-- Anayasa normlar hiyerarşisinin en üst katmanında yer aldığı için anayasaya aykırılık söz konusu olamaz.
-- Yasama organı anayasaya aykırı bir kanun çıkardığında Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenir.
-- Çoğunluk anlayış: Kanunların çoğunluk tarafından çıkarıldığı için her zaman doğru kabul edilir.
-- Çoğulcu demokratik anlayışında ise kanunlar yine çoğunluk tarafından çıkarılır fakat bunların her zaman doğru olacağı diye bir görüş kabul edilemez.
-- Yasama çoğunluğu tarafından çıkarılan kanunların anayasaya uygun olmaması durumunda denetlenmesi gerekir. Buna kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi denir.
--Siyasal denetim mekanizmaları(muhalefet parti, işçi grupları, kamu oyu, sivil toplum kuruluşları, medya) çıkarılan kanunların anayasaya uygunluğunu denetler ve yorum yaparlar. Bunlar belli bir noktaya kadar etkilidirler çünkü yorum yapar,  kanun anayasaya uygun değilse belirtirler ve çekilirler.
Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Yargısal Yolla denetleme:
-- Kanunu yapan organ halkın temsilcisi olduğu kişilerdir(TMBB)
-- Anayasa mahkemesini oluşturan kişiler ise atanmış kişilerdir.
-- Buradaki çelişki halkın seçmiş olduğu kişilerin çoğunluk oyuyla kabul edilen bir kanunun, atanmış üyeler tarafından oluşturulan anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesidir.
-- Böyle bir demokrasiden de söz edilemez. Çünkü bir yandan halkın seçtiği kişilerin  kanun çıkarıp kabul etmesi, diğer yandan atanmış kişilerin çoğunluğuyla bu kanunların anayasaya uygun olmamasından dolayı kaldırma yetkisi olması
-- 11 kişilik anayasa mahkemesinin 6’sı hayır oyu verdimi o kanun tamamen yürürlükten kalkmaktadır.
Bu iki açıdan değerlendirilir;
Demokratik bakış açısı : Bu açıdan bakıldığında demokrasi içermez çünkü halkın seçmiş olduğu kişilerin çoğunluğuyla kabul edilen bir kanunun atanmış kişilerce iptali söz konusu olduğu için
Liberal Bakış açısı: Birey özgürlüğü çoğunluğun bu kararına karşı koruduğu için demokratiktir.
--Anayasa mahkemeleri çok demokratik görülmese de bireyin halk ve özgürlüklerini yasama organına karşı korumak için gereklidir.
-- İngiltere de yazılı bir anayasa olmadığından anayasa mahkemeleri de yoktur. İngiltere de içtihatlar (mahkeme kararları) çok önemlidir. Bunlar bağlayıcı kaynak niteliğinde olduğundan her hangi bir sorunla karşılaşılmaz.
ANAYASA YARGISI MODELLERİ :
Kanunların anayasaya uygunluk denetlenmesi 2 şekilde yapılır.
Amerikan Modeli : Kanunların anayasa uygunluğunun normal mahkemeler tarafından denetlenmesine (Amerikan modeli anayasa yargısı denmektedir)Bu tip anayasa yargı modelinde; mahkeme davada uygulayacağı kanunun anayasa aykırı olduğu kanısına varırsa bu kanunun somut olayda ihmal eder; onun yerine doğrudan doğruya anayasanın hükmüne uygular
-- Bu sistemde, anayasaya aykırı olan kanun aslında resmen  iptal edilmez o kanun ihmal edilir.
Avrupa Modeli: Kanunların anayasa uygunluğunun genel mahkemeler tarafından değil bu işle görevlendirilen özel bir mahkeme tarafından denetlenmesine Avrupa modeli anayasa yargısı denir.
-- Bu sistemin ilk örneği 1920’de Avusturya da kurulan Avusturya anayasa mahkemesidir.
*** Bu sistemde genel mahkemeler gibi bir kanunun anayasaya uygun olmadığı saptanıp ihmal edilip onun yerine anayasa hükmünü direk olarak kullanılmaz. Çünkü bir hiyerarşi söz konusudur. Kanunların anayasa uygunluğu yalnızca biz özel mahkeme ile denetlenir buda anayasa mahkemesidir.
Sonuç: tek bir mahkemenin bulunması  daha sağlıklı sonuçlar doğurur çünkü amerikan modelinde her eyaletin mahkemesinde verilen karar farklı olabilir bir kanunun anayasa aykırı olduğu bir mahkeme tarafından savunulurken diğer bir mahkeme bunu savunmaya bilir buda karışıklığa neden olur.

-- 1. Apriori Denetim(Önleyici denetim)
-- 2. Aposteriori Denetim(Düzeltici denetim)
Günümüz anayasa mahkemeleri meşrudur. Bireyin temel hak ve özgürlüklerini yasama çoğunluğuna karşı korur.
*** Anayasa mahkemesi kendiliğinden bir kanunu ele alıp inceleyemez ancak o kanun birileri tarafından anayasa uygun olmadığı yönünde anayasa mahkemesine sunması gerekir iki şekilde denetim yapılır.( Denetimin yapılış zamanına göre)
TBMM’ de kabul edilip cumhurbaşkanına sunulmadan yapılan denetim( önleyici denetim)
Resmi gazetede yayınladıktan sonra yapılan denetim( Düzeltici denetim)
*** En doğru denetim önleyici denetimdir.  Çünkü çıkarılacak olan kanunun cumhurbaşkanına sunulmadan anayasa aykırı olduğu saptanırsa yürürlüğe girmeden kabul edilmez ve gündemden kalkar bu denetimin kötü tarafı da vardır. Çünkü bazı kanunların anayasaya uygun olup olmadığı ancak o kanunun uygulanılmasından sonra anlaşılır bir başka kötü tarafı da kabul edildikten sonra anayasaya uygunsuzluğu tespit edilirse tek çare onu kaldırıcı başka bir kanun çıkarmaktır ama kendileriyle çelişkiye düşmemek için buna yaklaşılmaz
-- Düzenleyici denetim: resmi gazetede yayınlandıktan sonra yapılır. Kanun çıkarılalı ne kadar olursa olsun dava açılabilir. Bunun sorunu ise yürürlükte olsa da red edilmesi uzun sürdüğü için red edilene kadar geçen zamanda uygulanabilir.

Anayasa mahkemesi tek bir kanaldan kişilerden, tek bir ideolojiyi savunan kişilerden oluşursa o anayasa sağlıksız bir anayasa olur. Çünkü aynı ideolojiye sahip olan kişilerin kararları da aynı olacaktır. Anayasa mahkemesi demek farklı düşüncelerin bulunduğu ve tarafsız bir mahkeme olması demektir. Anayasa uygunluk denetimi mümkün olduğunca tarafsız yapılmalıdır.

ANAYASA UYGUNLUK DENETİMİN YOLLARI:
Anayasa mahkemesine başvurma usulüne göre kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetiminin üç değişik yolu vardır.
1. Soyut Norm Denetimi (iptal davası): Önleyici denetim ülkelerinde vardır.
Kanunun meclisin kabulünden sonra ve cumhurbaşkanının onayından önce anayasa belirtilen bazı organlar tarafından anayasaya aykırı olduğu yönünde anayasa mahkemelerine götürülmesidir.
*** Bu durumda kanun yeni kabul edilmiş olmasından dolayı uygulandığı somut bir dava veya organ olmadığından soyut norm denetimi denmektedir. (60 gün içinde dava açmak zorunludur) Dava açmaya yetkisi olan kişiler;
-Cumhurbaşkanı, iktidar partisi meclis grubu, ana muhalefet partisi, meclis grubu, meclis üye tam sayısının 5de biri.
***Fransa’da ön görüşme iptal davası açma süresi daha uzundur.
2. Somut Norm Denetimi(itiraz yolu) : Bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması halinde yapılan denetimdir.
--    Kanunların resmi gazetedeki yayınladıktan sonra aradan kaç yıl geçerse geçsin anayasanın belirlediği belli organlar tarafından anayasa mahkemesine sunulmasıdır.
-- Eğer hakim, gündemde olan bir davada kanunun anayasaya aykırılığını görürse o aşamada davayı durdurur ve kanunu anaya mahkemesine götürür.
***Amerikan modelinde mahkemeler kendileri anayasa denetimi yapar fakat bizde sadece anayasa mahkemesi denetimi yapıyor başka bir kurum yapamaz.
-- İtiraz yolu ile bir kanunun anayasaya aykırı olduğundan dolayı sorun anayasa mahkemesine nasıl gönderilir?
Usulüne uygun bir dava olmalı
İptali istenen kuralın gerçekten bu davayı sonuçlandıracak kural olması
Maddenin anayasada aykırılığı taraflar tarafından ileri sürülebilir fakat hakim istemedikçe anayasa mahkemesine gönderilmez.(yani hakimin istemediği sürece o kanunun aykırılığı kabul edilmez.)
Somut norm denetimi denmesinin sebebi ise ortada uygulanan somut bir kanunun bulunmasıdır.
3. Bireylerin Başvurusu üzerine denetim(Anayasa şikayeti)bizde yok!!! Fakat gerekli
Avrupa modeli uygulanan bazı ülkelerde bireylerin anayasa mahkemesi başvuruları söz konusudur.
Kişi, temel hak ve özgürlüklerini ihlal söz konusuysa hakkı ihlal edilen kişiler başvuru yollarını tükettikten sonra yani önce genel bir mahkemeye başvurmuş ve gerekli bütün hukuk mercilerine davayı sunmuş ve bir sonuç alamamış ise o kişi anayasa mahkemesine başvurabilir.
*** Bizim ülkemizde böyle bir uygulama yok
ANAYASA UYGUNLUK DENETİMİNİN SONUÇLARI
Red kararı verilir.(Anayasaya uygundur)
Kanunu iptal kararı verilebilir.
Anayasa mahkemesi red kararı verirse kanun yürürlükte kalmaya devam eder. Anayasa uygunluk karinesinden yararlanır. İptal kararı verirse kanun yürürlükten kalkar. İptal edilen kanun 2 şekilde kalkar:
Kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sonra yürürlükten kalkar.
Kanunun iptali resmi gazetede yayınlandıktan sonra yürürlükten kalkar.
-- Türkiye’de iptal kararları geçmişe yürümezler ‘Bunun dezavantajı anayasaya uygun olmayan işlemlerin o dönem boyunca gerçekleşmiş olmasıdır.’
-- Almanya’da iptal kararı verilirse geçmişe yürür ve kanun çıkarıldığı tarihten itibaren geçersiz sayılır. İnsanları iptal edilen kanunla yapmış olduğu bütün haklarda geri alınır ve yapılmış sayılır.
Örneğin: Almanya’da 1 Ocak 2005’te kabul edilen bir kanun 1.5 yıl sonra iptal edilirse, iptal edilen o kanun geriye yürür ve o kanunla yapılan bütün işlemler geri alınır ve yok sayılır.
-- Bu şekilde olunca ise hukuk kendiyle çelişkiye düştüğü için zedelenir.
-- Anayasa’ya uygun olmadığı için anayasa mahkemesine gönderilen kanunun yürürlüğü dava sonuçlarına kadar durdurulur.Yürürlüğü durdurma, kanun ileride iptal edilecek olursa o dönem boyunca insanların anayasaya aykırı olabilecek bir iş yapmaları engellenmiş olur. Zaten mahkemeler bir kanun için yürütmeyi durdurma kararı vermişse %90 ihtimalle o kanun iptal edilecektir.

İNSAN HAKLARI(TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER)
èİnsan hakları, insana sırf insan olduğu için kişinin sahip olduğu haklardır. Devlet veya başka bir organ tarafından verilmeyip kişinin doğrudan doğruya sahip olduğu haklardır. Devlet bu haklara saygı duymak zorundadır.
--Hiç kimse ne pahasına olursa olsun işkenceye tabii tutulamaz ve her insan hür ve özgür düşünceye sahiptir.
--Kişinin düşünce özgürlüğü şiddeti tahrip etmediği sürece korunmalıdır.
-- İnsan hakları, devlete karşı olan haklardır. Zaten insanın insana karşı yapmış olduğu haksızlıklar devlet tarafından sorgulanıp, karara bağlanır. Önemli olan insanın haklarının devlete karşı nasıl korunacağıdır. Bunu da sağlayan yargı anayasa yargısıdır.
Temel Hak ve Hürriyetler Konusundaki Anlayışlar:
1.Doğal hak anlayışı: Bu anlayışa göre, insan sırf insan olmaktan dolayı doğuştan bazı hak ve hürriyetlere sahiptir. İnsanın sahip olduğu haklar devletten önce gelir; bu haklar insana devlet tarafından verilmemiştir, dolayısıyla bu haklara devlet dokunamaz.
2.Pozitivist Hak Anlayışı: Bu anlayışa göre; birey temel hak ve özgürlüklere doğuştan sahip değildir; ona bu hak ve hürriyetler devlet tarafından verilmiştir ve gerektiğinde devlet tarafından gerektiği ölçüde sınırlandırılabilir.

-- Görüldüğü üzere Pozitivist   anlayış, doğal anlayışa göre daha liberal yanı sınırlayıcı bir anlayıştır.
-- Pozitivist hak anlayışında birey, yürürlükte olan sınırlı haklara uymak zorundadır.  Fakat aslında bu böyle olmamalıdır. Bir insanın hakkı sırf birileri ona bunu tanıdığı için olmamalıdır. İnsan olduğu için olmalıdır ve doğuştan olmalıdır.
İnsan Hakları Nasıl Tasnif Edilir:
Temel hak ve hürriyetler Geory Jellinek’in klasikleşen ayrımına göre üç gruba ayrılır.
1.Negatif Statü hakkı
2.Pozitif statü hakkı
3.Aktif statü hakkı    

1.Negatif Statü Hakkı (kişi hakları) :
--Negatif statü hakları, kişinin devlet tarafından dokunulmayacak olan haklarıdır. Devlet bu haklara dokunamaz sadece hakların güvenliğini sağlar. (konut dokunulmazlığı, din özgürlüğü, düşünce hürriyeti …..)
--Bu haklar kişiyi devlete ve topluma karşı koruyan haklar olduğu için ”koruyucu haklar” da denir.
2.Pozitif Statü Hakkı (Sosyal Haklar )
-- Bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet, bir yardım isteme imkanı tanıyan haklardır.(sağlık hakkı, eğitim hakkı…..)
-- Pozitif statü hakları kişiye devletten bir şey istemesi hakkını verdiği için “isteme hakları” da denir.
3.Aktif Statü Hakkı: (katılma hakları)
--Aktif statü hakları ; kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır.(seçme ve seçilme hakkı, siyasi parti kurma hakkı, siyasi faaliyetlerde bulunma hakkı….)

Jellinek’in bu ayrımı bizde başka türlü adlandırılmıştır.
Kişi hak ve ödevleri
Sosyal ve ekonomik hak ve ödevleri
Siyasal hak ve ödevler    

Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması:
İç koruma
Uluslararası koruma

1. İÇ KORUMA: Yargıda, hakkımıza karşı bir tutum söz konusuysa temyiz’e gidilir orda da bir sonuç çıkmaz ise uluslararası alanda hakkımızı arayabilir.
-- Yasama organına karşı koruma: Temel hak ve özgürlüklerin yasama organına karşı korunmasında en bilinen yol anayasal yargıdır.Çünkü bir ülkede anayasa yargısı varsa kişinin temel hak ve özgürlükleri bu yargı tarafından yasamaya karşı korunuyor ve garantiye alınıyordur.
-- Yürütme organına karşı koruma; Yürütme organı zaman zaman kişinin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı kararlar verebilir. İşte bireyin bu kararlara karşı, temel hak ve özgürlükleri koruyabilmesi için yargı yolunun açık olması gerekir. İşte yargı yolu açık ise birey zedelenen temel hak ve özgürlüğüne karşı hakkını yargı yoluyla arayabilir.
Buna temel hak ve özgürlüklerin , “idari yargı yoluyla korunması “ diyoruz.
--Özel kişilere karşı koruma; Özel kişilerde diğer özel kişilerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal edebilir. Temel hak ve hürriyetini bir başkası tarafından ihlal edilen kişi, o kişiyle tazminat davası veya ceza davası açabilir. Buna da temel ve hürriyetlerin adli yargı yoluyla korunması denir.

ULUSLARARASI KORUMA: Bu alanda bir çok komisyon ve komite varsa da en önemlisi Avrupa insan hakları mahkemesidir.
-- Bu sözleşmeyi imzalayan bir devlet tarafından ihlal edilen kişiler, bu devlete karşı, bu mahkeme bireysel başvuru denen bir usulle  başvurulabilirler.
-- Bir kişinin mahkemeye başvurulabilmesi için öncelikle kendi ülkesinde hakkını araması, yani iç hukuk yollarını tüketmesi gerekmektedir. Kişiler; iç hukukta hakkını aradıktan ve bu konuda olumsuz kararı aldıktan sonra 6 ay içersinde yazılı olarak Strasbourg’ta bulunan Avrupa insan hakları mahkemesine başvurulmalıdır.

DEVLET : Belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların bir bütün olarak birliğini sağlayan siyasal bir örgüttür.
--Devletin olmadığı bir yerde hiçbir zaman huzur olmaz. Devlet mutlak ve zorunlu olmalıdır. Devleti sınırlayan bir mekanizmalar vardır. Bu mekanizma anayasa mahkemesidir.Anayasal kurallar bireyin temel hak ve özgürlüklerini devlete karşı korur.
Devletin Ortaya Çıkışı :
Thomas Hobbes – a göre doğal yaşama halinde yaşayan insanlar arasında kavga, savaş ve didişmeler oluyordu. Böyle bir dönemde ilerleme olmuyordu. Bu kargaşadan bıkan insanlar düzeni ve barışı sağlamak için bir antlaşma yaptılar ve bütün hakları ‘Levilathan’ devrettiler Hobbes ‘leviattan’ iç devleti kastetmektedir.
-- İnsanlar bütün haklarını devrettikleri için Hobbes’in devlet anlayışı özgürlükçü değil otoriterdir.
John Locke- a göre ise insanlar doğal yaşam halindeyken mutlu ve huzurlu yaşam sürüyorlardı fakat suç işlendiğinde bu suçu cezalandıracak bir sistemde yoktu işte insanlar bu yüzden bir araya gelerek bir sosyal sözleşme yaptılar ve haklarını şimdi devlet dediğimiz bir örgüte devrettiler. Ama devlet sadece suç işleyenleri cezalandıracaktı yani bireyin temel hakları kendine ait olacaktı. O halde Locke’nin bu anlayışında liberal yani özgürlükçü bir devlet anlayışı söz konusudur.
Jean Jacques Rousseau_ a göre doğal yaşam halinde barış ve eşitlik vardır fakat tarım topraklarının ve madenlerin işlenmesiyle özel mülkiyetler ortaya çıkmaya başladı ve buda insanlar arasındaki eşitlik ve barışı bozdu, kargaşalara neden oldu. Bu kargaşaya son vermek için insanlar bir araya geldiler ve devleti oluşturdular.
Devletin Unsurları:
1.Millet
2. Ülke
3 Egemenlik
è Devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan kişiler ulusu oluşturur.

MİLLET: Devletin oluşabilmesi için ana unsurlardan biride insan topluluğudur.
-- Bir devletin oluşa bilmesi için insan topluluğunun da ne kadar çok ve az olduğu önemli değildir. Önemli olan o toprak parçası üzerinde egemen olmaktır. Eğer 10 milyon nüfusa sahip fakat o toprak parçasında egemenliğini sürdüremiyorsan orada devletten de söz edemeyiz.
-- Her insan topluğunun da devlet olabilmesi söz konusu değildir. Bir insan topluluğunun devlet olabilmesi için çeşitli bağlarla birbirine bağlı olması gerekir. İşte biz birbirine bağlarla bağlanmış insanlardan oluşan topluluğa millet deriz.

-- E. Renan’a göre iki değişik millet vardır.
1. Objektif Millet anlayışı
2. Subjektif  Millet anlayışı

1.Objektif Millet Anlayışı:
a) Irk Birliği: Bu görüşe göre aynı ırka sahip, aynı kandan gelmiş olan insanların kurduğu millet anlayışı.
b) Dil Birliği: Aynı dili konuşan insanların oluşturduğu bir millet anlayışı görüşüdür.
c) Din Birliği: Din birliği teorisine göre insanların, bir millet olabilmesi için aynı dine mensup olması gerekir.
2.Subjektif Millet Anlayışı: Bu anlayışa göre; ırksal, dinsel ve dilsel farkılar olmasına rağmen insanların kendilerini aynı milletten hissedebileceklerini ve aynı ortak ülküye sahip insanlar bir millet oluştura bilir.

ÜLKE:  Bir devletin kurulabilmesi için, insan topluluğundan sonra ülke gerekir. Ülke; kara sahası, hava sağası ve su sahası olmak üzere 3 kısımdan oluşur.

a) Kara sahası: Kara sahası devletin egemenliği altındaki toprak parçasıdır. Kara ülkesi toprak ve toprak altından oluşur. Kara sahası ülkenin temel kısmıdır. Kara sahası olmadan bir ülke kurulamaz. Yani sadece ve denizde devlet kurulamaz.
b) Su sahası : Bir devletin su sahası, devletin egemenliği altındaki su parçasıdır. Su sahası terimine suyun sadece yüzeyi değil, altıda dahildir.
-- Devlet kıyısında bulunan deniz üzerinde çeşitli miktarlarda egemenlik hakkına sahiptir. Kıyı devletin egemenlik hakkı bakımından denizler üç alana ayrılır.
1. Birinci alan: Denize kıyısı olan devlet 12 mil uzunluğa kadar olan su sahasına egemendir. Bu çerçevede her hakka sahiptir.
2. İkinci alan: Kıyı devleti bu alanda sadece belirli haklara sahiptir.
3. Üçüncü alan: Açık denizlerdir. Bunlar hiçbir devletin ülkesine dahil olmayan yerlerdir. Açık denizde gezen gemi üzerinde uyruğunda bulunduğu devletin egemenlik hakkı vardır.
c) Hava sahası: Devletin hava sahası, kara ülkesi ve suları üzerinde yer alan bütün bölgedir. Devlet kendi ulusal hava sahasında tam ve münhasır egemenliğe sahiptir. Hava sahasının dış sınırı ülkenin karasularının bittiği yerdir. Bir de üst sınırı vardır. Bu da havanın bittiği ve uzayın başladığı çizgidir. (60 ile 100 km arasıda olduğu tahmin ediliyor)

EGEMENLİK: Üstün emretme gücü.
-- Yurttaşlar ve uyruklar üstündeki en yüksek, mutlak ve en sürekli güç 2’ye ayrılır.
1. İç Egemenlik
2. Dış Egemenlik(Bağımsızlık)

Dış Egemenlik: Dış egemenlik(bağımsızlık) adı da üstünde olduğu gibi bir devletin dış ilişkilerde diğer devletlerle eşit durumda olmasıdır.

Devletlerin Egemen Eşitliği İlkesi: Bütün devletlerin aynı hukuksal statüye sahip oldukları anlamına gelir.
İç İşlerine Karışmama İlkesi: Hiçbir devlet hiçbir devletin iç işlerine karışamaz.(İnsan hakları ihlali yoksa durum değişebilir.)

Dış egemenliğe bağımsızlık demek daha doğru olur. Çünkü dış egemenlik, denildiğinde herkese karşı bir hakimiyet söz konusu oluyor.

İç Egemenlik: Egemenliğin sahibi milletin kendisidir, iktidar değildir. İktidar değişir ama egemenliği sahibi millet hiçbir zaman değişmez.
--İktidar egemenliği kullanamaz sadece egemenlik kaynaklanan yetkileri kullanır.
-- Egemenlik hiçbir zaman bölünemez ama egemenlik kaynağının yetkileri bölünebilir.(yasama,yürütme,yargı)
--Egemenlik devredilmez, sadece egemenlikten kaynaklanan yetkileri başkasına verilebilir.
*** Egemenlik meşru zor kullanabilir. Egemenlik devletin üzerindeki en üstün güçtür. Çünkü anayasaya uyduğu sürece egemenliğe sahip olan güç her şeyi yapabilir.